Günlük yaşamda karşılaşılan yoğun stres, vücut direncini düşürebilir ve bu da aft oluşumuna neden olabilir. Özellikle sınav dönemi, iş stresi gibi durumlar aftların sık görülmesine yol açar.
Bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde, vücut dış etkenlere karşı yeterince güçlü olamadığı için ağız içinde yaralar yani aftlar oluşabilir.
Özellikle B12 vitamini, folik asit ve demir eksikliği aft oluşumunda önemli rol oynar. Bu vitamin ve minerallerin yetersizliği ağız mukozasının sağlığını olumsuz etkiler.
Kadınlarda adet dönemi gibi hormonal dalgalanmalar aft oluşumunu tetikleyebilir. Hormon düzeylerindeki değişiklikler bağışıklık sistemini etkileyebilir.
Sert yiyeceklerin diş etine batması, yanlışlıkla yanak ısırılması veya diş teli gibi nedenlerle oluşan küçük travmalar afta dönüşebilir.
Bazı bireylerde çikolata, kahve, fındık, sirke, narenciye gibi besinler aft oluşumuna neden olabilir. Bu tür besinlere karşı hassasiyet geliştiren bireylerde aftlar sık görülebilir.
Sigara ve alkol, ağız içi mukozasını tahriş eder ve bu da aftların oluşmasına zemin hazırlar. Özellikle sigarayı bırakma döneminde bazı kişilerde geçici olarak aft oluşabilir.
Ailede sık aft problemi olan bireylerin, genetik olarak bu duruma daha yatkın olduğu görülmüştür. Aftlar, bazı bireylerde kalıtsal olarak da ortaya çıkabilir.
Behçet hastalığı, çölyak hastalığı, Crohn hastalığı gibi sistemik rahatsızlıklar ağızda aft benzeri yaraların oluşmasına neden olabilir. Bu tür hastalıklar mutlaka bir uzman tarafından takip edilmelidir.
